Türkiye’nin en büyük ve başarılı avukatı kim?

5 Aralık 2015by admin

Türkiye’nin en büyük ve başarılı avukatı kim?

 

24.06.2012 18:02 Karakter boyutu :

Türk siyaset tarihinin en dramatik olaylarından biri, hiç kuşkusuz, 27 Mayıs sonrasında görülen, dönemin Başbakanı Adnan Menderes ve iki bakanının idamlarıyla sonuçlanan Yassıada yargılamalarıdır. 27 Mayıs’a dair tartışmalar günümüzde halen sıcaklığını koruyor.

27 Mayıs’ın 52. yıldönümünde, Adnan Menderes ’in avukatlığını üstlenen nevi şahsına münhasır bir hukuk çınarı Avukat Burhan Apaydın, tarih sayfalarındaki gizli kalmış gerçekleri deşifre etmeye devam ediyor. Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yayımlanan ‘Adalet Savaşçısı- Menderes’in Avukatı Burhan Apaydın’ın Anıları’, deneyimli gazeteciler Doğan Yurdakul ve Cengiz Edinç’in iki yıllık bir çalışmayla birlikte kotardıkları bir söyleşi kitabı olmakla kalmıyor, usta hukukçunun yarım asırı aşan adalet mücadelesindeki anılarını ve tanıklığını da gözler önüne seriyor. Türk siyasi tarihinin kilometre taşlarında ismini her daim ön saflarda gördüğümüz “ipten alan” avukat Apaydın’ın, Yassıada’daki duruşmalar sırasında cezaevine konduğu için gerçekleştiremediği son savunması olması açısından da ayrı bir önem taşıyor. Peki, kim bu ömrünü adaleti arayarak geçirmiş, ders kitaplarına konu olmuş, hukuk tarihinde Adalet Savaşçısı rütbesini almış Avukat Burhan Apaydın? Kitabın sayfalarını aralamaya başladığımızda öğreniyoruz ki, adı ilk olarak ihtilalden sonra İstanbul Barosu’nun yasağına karşı gelerek Yassıada duruşmalarında Menderes’in avukatlığını üstlenerek geçmiş Apaydın’ın. Cumhuriyet tarihinin ilk faili meçhul cinayetinin kurbanı olan Ağır Ceza Reisi Ali Rıza Bey’in oğlu, kendisi gibi ünlü bir hukukçu olan Orhan Apaydın’ın ağabeyidir. Adı çoğunlukla Yassıada’yla anılsa da aslında çeşitli kesimlerden pek çok önemli davaya bakmıştır. ‘Adalet Savaşçısı’nın diğer söyleşi kitaplarından ayrılan özelliklerinden biri, kuşkusuz, yalın ve akıcı bir dile sahip olması. Kitabın mimarları Doğan Yurdakul ve Cengiz Erdinç, kilit noktalardaki sorularıyla okuru da söyleşiye dahil ediyorlar.

Burhan Apaydın henüz yirmi dört yaşındayken aldığı ilk büyük davasında, müvekkilinin tahliye olmasını sağlayarak manşetlere çıkar ve kamuoyunda büyük yankı uyandırır. Apaydın, gazetecilerden tiyatroculara kadar ifade özgürlüğüyle ilgili her davada yasaklanan ya da soruşturulan fikirleri savunur. Uğur Mumcu ’dan Dündar Kılıç’a, Aysel Toprak’tan Abdullah Baştürk’e pek çok kişinin avukatlığını üstlenir. Savunma hakkı konusunda taviz vermez tutumuyla gerektiğinde çekinmeden ve defalarca reddi hakim hakkını kullanması, o zamanın şartlarında dikkate değer bir durum olarak çıkıyor karşımıza. ‘Adalet Savaşçısı’nda gündem yaratan bir diğer önemli ayrıntı, Atatürk ’ün hastalığı ve teşhisiyle ilgili yapılan çarpıcı bir tespit. Apaydın, Mustafa Kemal’in tedavisinin normal tıp kurallarına uygun yapılmadığını, uygulanan tedavi sürecinin gizli kuvvetler tarafından hiçbir zaman açıklanmadığını ve Gazi’nin belki de ölüme terk edildiğini vurgularken okuru bir kez daha soru sormaya zorluyor.

EN BÜYÜK AVUKAT ATATÜRK

Apaydın, “Bana en büyük ve başarılı avukat kimdir diye sorsaydınız, ‘ Atatürk ’ derdim. Çünkü o, bütün bir dünyanın kazanılmasına olanak vermediği bir davanın avukatlığını ve eylemli savunmasını yapmıştır. Türkiye ’nin bağımsızlığını kurtarma davası, dünya kamuoyu önünde onun tarafından savunulmuş ve kazanılmıştır,” diyerek avukatlık mesleğine ve Atatürk ’e bir saygı duruşunda bulunur. Kitabın sayfalarında gezinirken, Apaydın’ın 1940’lı yıllarda Ali Fuat Başgil’le birlikte Hür Fikirleri Yayma Cemiyeti’ni kurarak Yüksek Seçim Kurulu ’nun temelini attığını öğreniyoruz. Bu arada Doğan Yurdakul ve Cengiz Erdinç’e ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Söyleşiye yaptıkları olumlu katkılardan ve gündemi yakalayan sorularından her iki gazetecinin de kitabın hazırlık sürecinde titiz bir biçimde çalıştıkları anlaşılıyor. Kısacası ‘Adalet Savaşçısı’ araştırmacı gazetecilik adına da nitelikli bir çalışma. Zaman zaman müvekkillerinin siyasi duruşuyla ilgili olarak eleştirilen Apaydın’ın meslek yaşamı, günümüzde her hukukçu için bir örnek teşkil ediyor.

Kitabın mimarlarından usta gazeteci Doğan Yurdakul önsözde ‘Adalet Savaşçısı’nın bir diğer ilginç yönüne şöyle dikkat çekiyor: “Burhan Apaydın, bir asra yaklaşan ömrünü savunma hakkının kutsallığına ve demokrasiye adamış duayen bir hukukçu. Çelişkiye bakın ki, onun yıllar önce yazmaya başladığımız yaşamöyküsünü tamamlamak, ben cezaevinin demir parmaklıkları arkasındayken gerçekleşti. 21. yüzyılın başında, düşünceleri nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılmış gazeteci-yazarlardan biri olarak yaşadığım bu paradoks da benim biyografimin onurlu bir bölümü olacaktır.’’ Yurdakul’un bu sözlerinden de anlaşılacağı üzere cumhuriyetle yaşıt hukuk adamı Burhan Apaydın’ın zorlu mücadelelerle dolu meslek hayatını anlatan ‘Adalet Savaşçısı’, hukukun ve olağanüstü yargılamaların sıkça tartışıldığı günümüz Türkiye ’si için çok önemli bir kaynak.

İNCE MEMED İLHAM VERDİ

CA – Yani İnce Memed size bir davada ilham mı verdi?

BA – Manisa’da bir dava vardı, ismini söyleyebilirim Mehmed Kemahlı diye… Olay şöyle gelişiyor: Bir çatışma çıkıyor. Üç kişinin ölümüne yol açıyor. O zaman idam kalkmamıştı, idam talebiyle yargılanıyor. Yargılanmasına esas olan şey de, jandarmanın tuttuğu zabıt. Tutanak. Tutanakta sanık aleyhine birtakım tespitler var, jandarma yanlış yorumlar yapmış. Davaya giderken Yaşar Kemal’in kitabını da yanıma aldım. Hukuk kitabı okur gibi sonuna kadar okumuştum. Orada İnce Memed, dağdayken köye inmediği halde muhtarla jandarma bir oluyor, İnce Memed aleyhine tutanak tanzim ediyorlar. İnce Memed dağdan inmiş, köye gelmiş, tabancasını havaya sıkmış, etrafa korku salmış. Bu yüzden de İnce Memed hakkında tutuklama kararı çıkıyor. İnce Memed’i, halkı korkuya sevk eden, insanlara taarruz eden bir kişi olarak gösteriyor. Gerçekteyse böyle değil, Yaşar Kemal bunu çok güzel işlemişti. Kemahlı’nın davasını incelerken hukuk hayatın içinde, hayat hukukun içinde değil midir diye düşündüm. İnce Memed gerçekçi bir romandır. Roman iki türlüdür birisi fantezi hayali… Onun da değeri vardır ama fantezidir. İkincisi gerçekçi roman. Yaşar Kemal Türk edebiyatında gerçekçi romanı ortaya koyan kişidir dedim ve İnce Memed’in maruz kaldığı suçlamanın haksızlığını ortaya koydum.

ADALET SAVAŞÇISI

Menderes’in

Avukatı Burhan Apaydın’ın Anıları,

Doğan Yurdakul,

  1. Cengiz Erdinç

Kırmızı Kedi Yayınevi

2012, 256 sayfa, 19 TL.

Sinan Kandemir/Radikal Kitap

Kaynak;http://odatv.com/turkiyenin-en-buyuk-ve-basarili-avukati-kim-2406121200.html

Faydalı Bağlantılar

Sorularınız İçin

Zeki Bulgan İstanbul Barosuna kayıtlı bir Ağır Ceza Avukatıdır.

Copyright © Zekibulgan.av.tr